1 Şubat 2015 Pazar

Hafız Osman Efendi, Kaan Sağgelen

Osmanlı'nın bir çok sanat alanında iler ki devirlere sayısız eser ve isim bırakmıştır. Bunlardan bazıları Mimarıda Koca Sinan,Musiki'de Dede Efendi Edebiyatta Bakî,Fuzuli Resimde Şeker Ahmet ve Hat sanatında Hafız Osman Efendi şüphesiz en yetenekli olanlarındandır.
Fakat son günlerde dikkatimi çeken bir durum var ki oda Hafız Osman Efendi eskisi kadar tanınmamakta.Bu yüzden bizimde kitaplar dan büyüklerimiz de hocalarımızdan öğrendiğiniz bilgilerden aldığım notları  naçizane sizlere aktaracağım
İlk olarak bir çok kişinin
Meşhur, sandalcı hikayesi ile tanıdığı Osman Efendinin hikayesini gelin bir daha Yavuz Bahadıroğlunun Kanunî Sultan Süleyman Kitabı'n da anlattığı şekli ile hatırlayalım

Hafız Osman Efendi, bir gün Beşiktaş'tan Üsküdar'a dolmuş yapan bir kayığa binmişti...
Kayık,Üsküdar iskelesine yaklaşınca, müşteriler paralarını çıkarıp vermeye başladılar.Fakat Hafız Osman Efendi'nin üstünde tek kuruş yoktu.Bir zaman ceplerini karıştırıp durdu.Sandalcı küçümseyerek onu izliyordu: "Paran yok mu?.. " diye sordu.Düştüğü bu durumdan kurtulmak isteyen hattatın aklına bir fikir geldi:
"Param yok" dedi, "Ama ben tanınmış bir hattatın.Sana bir 'vav' yazıversem, yol ücreti olarak kabul etsen olmaz mı?" 
Sandalcı kabul etti ve "Hadi yaz" deyiverdi.Hafız Osman Efendi özenle bir 'vav' çizdi sandalcıya "İstersen evinin duvarına asarsın, istersen gidip bedestende satarsın.Hadi bana eyvallah!"
Sandalcı bir zaman sonra döndü Kayıkçılar Kıraathanesi'ne. Başından geçenleri anlatırken anlattıklarına kulak misafiri olan iyi giyimli birinin, sandalcının elindeki 'vav'ı görmesiyle adeta sandalcının üstüne atıldı:
"Bana satar mısın?"
Sandalcı 'vav'ı neredeyse bir kayık fiyatına sattı.
Bir süre sonra yine Hafız Osman Efendi aynı sandalcı ya denk geldi.Hoca ineceği zaman parasını vereceği zaman Sandalcı: "Aman Hocam , para istemez.Bir vav yazıverin yeter
Hoca Efendi gülümsedi:" O vav her zaman yazılmaz evlât!" 
 
Peki iki dakikalık el haraketi ile neredeyse bir kayık alına bilen Hafız Osman Hoca kimdir?


Hattat Hafız Osman Efendi H.1052/1642 yılında İstanbul Haseki'de dünyaya gelmiştir. Babası, Haseki Sultan Camii müezzini Ali Efendi'dir. Küçük yaşta Kur'ân-ı Kerim'i ezberlediği için kendisine "hafız" lakabı verilmiştir. Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa (1637-1691) himayesinde öğrenim görmüş ve bu esnada yazıya ilgi duymuştur. Yazıyı, önce I. Derviş Ali'den meşk etmiştir. Derviş Ali, o sıralar çok yaşlı olduğundan, bu kabiliyetli genci, önde gelen talebelerinden olan Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbi Efendi'ye gönderdi. Hafız Osman, Suyolcuzâde'den H. 1070/1686 tarihinde, on sekiz yaşında icazet aldı.
Hafız Osman Efendi, Şeyh Hamdullah yazı ekolünün inceliklerini öğrenmek için Nefeszâde Seyyid İsmail Efendi'den yeniden meşke başladı. Bu meşkle, Şeyh vadisinin bütün özelliklerini öğrendi ve h. 1090/1678'den sonra tamamen Şeyh Hamdullah üslûbunda yazmaya başladı. Şeyh Hamdullah üslûbunu elde etmek için, onun eserlerini tetkik ettiği gibi, Saray'da bulunan bir Şeyh mushafını da takliden yazmıştır. Sultan II. Mustafa, Hafız Osman Efendi'ye çok hürmet gösterir; yazı yazarken hokkasını tutardı. Bir ders esnasında Padişah "Artık Hafız Osman gibi bir hattat yetişmez" deyince, Hafız Osman Efendi'nin "Efendimiz gibi hocasına hokka tutan padişahlar geldikçe, daha çok Hafız Osman'lar yetişir hünkârım" cevabını verdiği çok meşhurdur.
Sünbüliye tarikatine intisaplı olan Hafız Osman, Sümbül Efendi Dergâhı şeyhi Seyyid Alaaddin Efendi'den mânevi eğitim almıştır. Ölümünden üç yıl kadar önce felç geçiren Hafız Osman, tedavi sonucu rahatsızlığı hafif geçirmiş, fakat bu durum yazılarına olumsuz tesirde bulunmuştur.Hastalığı esnasında, kalem açma hizmetini talebesi Çinicizâde Abdurrahman Efendi görmüştür. Ömrünün sonlarında Silahtar'da   oturmuştur.
Hafız Osman Efendi, genç denilebilecek bir yaşta, elli sekiz yaşında 29 Cemâziyelevvel 1110/3 Aralık 1698 tarihinde vefat etmiştir. Kabri, Kocamustafapaşa Sümbül Efendi Camii haziresindedir.
İyi okumalar  Kaan Sağgelen
Kaynaklar
Kanuni Sultan Süleyman (Yavuz Bahadıroğlu 
 Hat Sanatı, Tarih Malzeme ve Örnekler, Dr. Süleyman Berk, İSMEK Yayını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder