BİLİNÇ SORUNSALI VE DİL
Bu yazıda
psikolojinin bana göre en büyük sorunsalı ile mücadele edeceğiz. Çünkü herkes
tarafından kabul edilen bir tanımı olmayan bir kavramdan bahsedeceğiz. Bilinç.
Benim kabul ettiğim tanımıyla bilinç, ardı ardına gelen iç ve dış uyaranların
oluşturduğu algı selidir. Bu tanım tam olarak bilinci tanımlamıyor zaten
bilinç, psikolojinin tüm terimleri tanıma bir şekilde dahil edilmedikçe
tanımlanamayacaktır. Çünkü bilinç psikolojinin henüz tamamı aydınlatılamamış
büyük resmidir.
Bilinç sorunsalını
bile çözememişken biraz daha ileri giderek ‘dil bilincin önkoşulu mudur?’
sorusuna verilen birbirine zıt fikirleri karşılaştıralım. Ünlü aktivist
felsefeci Daniel Dennet herhangi bir dil edinimi olmaksızın bilinç diye bir
şeyin var olamayacağını iddia ediyor. Dil olmadan bir benlik algısının
olamayacağını buna bağlı olarak da düşünce üretecek bir organizmanın
olamayacağını düşünüyor. Bu düşüncesinden de bebeklerde ve hayvanlarda bilincin
olmadığı, yaşadıkları duygulara gelince de özneden yoksun canlılar oldukları
için duyguların izole olacağı sonucunu çıkarıyor. Bu fikre karşılık Alun
Anderson hamam böceklerinin dahi bilinçli olduğunu ifade ederek dünyada
birbirinden farklı çok sayıda bilinç türünün olduğuna dikkat çekiyor. Alison
Gopnik ise daha da ileri giderek dil sahibi bile olmayan bebeklerin, bir
yetişkinden daha bilinçli olduklarını söylüyor. Buna kanıt olarak da yeni doğan
bir bebeğin beyninde daha fazla sinirsel bağ olduğunu gösteriyor. Gopnik’ e
göre tecrübe arttıkça bu bağlardan kullanılmayanlar zayıflayıp kaybolduğu için
belli düşünce yolakları güçleniyor bu da daha çok alışıldık düşünce ve daha az
heyecan anlamına geliyor. Yani yetişkinlerin bebeklerden daha az duygusal
yaşantısının olduğunu iddia ediyor.
Bu konunun
kapanması için öncelikle bilincin ne olduğunun çok iyi tanımlanması gerekiyor.
Çünkü ‘dil bilincin önkoşulu mudur?’ sorusunun cevabı bilinçten ne
anlaşıldığına bağlı olarak değişecektir. Dennet’in fikirlerine baktığımızda
bilinçte gözden geçirme, derin düşünme, soyut düşünme, hatırlama gibi üst düzey
bilişsel faaliyetleri aradığını görüyoruz. Bilincin tanımının önemi burada
ortaya çıkıyor çünkü başka birisi üst düzey bilişsel yetenekleri bilinçlilik
için gerekli görmeyebilir. Bu durumda dil sadece üst düzey bilişsel
yeteneklerin önkoşulu haline gelmiş olacaktır. Zaten Alun Anderson da bu
yetenekleri bilinçte aramadığı için hamam böceklerinin dahi bilinçli olduğunu
söylüyor. Bu durumda her iki fikir de bilincin tanımsal boşluğundan
kaynaklanmış zıt fikirler olarak karşımıza çıkıyor.
Bilincin tanımsal
boşluğunu açıklamaya çalışalım. Şöyle ki: Daniel Dennet’in üst düzey bilişsel
yetenekler araması bilince dair bir fikirdir ve biz bu görüşü abartabiliriz.
İnsanı bile bilinçsiz sayabiliriz. Aşırı rasyonel düşünen inanılmaz zeki bir
uzaylı türü düşünelim. Bu uzaylı insanları incelediğinde biz insanların evren
hakkında çok kısıtlı duyum alabildiğimizi, uyaranlara karşı verdiğimiz
tepkilerin ve yaşadığımız duyguların çok basit zihinsel işlemlerden sonra
gerçekleştiğini ve bizim tahmin bile edemeyeceğimiz bilişsel süreçlerden mahrum
canlılar olduğumuzu düşünebilir. Tıpkı Daniel Dennet’in hayvanlar hakkındaki
düşünceleri gibi.
Alun Anderson’un
fikirlerini de abartabiliriz. Şimdi de bilince aşağı seviyelerden bakalım. Yani
bilincin tanım alanını tamamen genişleterek bakalım. Çiçeğini güneşe doğru
çeviren bir günebakan bitkisi de bilinçli sayılabilir neticede güneş ışığının
nerede olduğuna tepki veriyor düşünme gerçekleşmese de bir biliş var. Hatta en
ilkel canlılar da bilinçli sayılabilir. Ne de olsa bilinç özünde bir etki-tepki
fonksiyonudur. Saçma gelebilir ancak
bilincin ne olduğuna bağlı olarak cansız varlıklara hatta tüm evrene bilinç
atfedebiliriz buradan da Spinoza’nın tanrısına kadar varabiliriz.
Felsefeye girmeden
konuyu toparlamak istiyorum. Bilişsel olarak en ilkel canlıdan en gelişmiş
canlıya kadar bilincin gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılı olarak sürekli
arttığı açıktır. Ancak insanın empati kurabileceği bilinç seviyesinin ancak
insan dili kadar gelişmiş bir dili çözebilmiş bir bilinç olabileceğine
inanıyorum. Çünkü bu dil yeteneği gerek iç gerek dış dünya hakkında bize
kazandırdığı farkındalık sayesinde bizi diğer hayvanlardan ciddi bir şekilde
ayırmıştır. Hayvanların da dili vardır ancak çok basit göstergelere sahip
olduğu için bilinç durumları insanın bilinç durumuyla kıyaslanamaz. Ama farklı
ve kendilerine has bir bilinçleri vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder