4 Ocak 2015 Pazar

Bilinç Sorunsalı ve Dil , Doç. Dr. Attila Köroğlu

                                                   BİLİNÇ SORUNSALI VE DİL
  Bu yazıda psikolojinin bana göre en büyük sorunsalı ile mücadele edeceğiz. Çünkü herkes tarafından kabul edilen bir tanımı olmayan bir kavramdan bahsedeceğiz. Bilinç. Benim kabul ettiğim tanımıyla bilinç, ardı ardına gelen iç ve dış uyaranların oluşturduğu algı selidir. Bu tanım tam olarak bilinci tanımlamıyor zaten bilinç, psikolojinin tüm terimleri tanıma bir şekilde dahil edilmedikçe tanımlanamayacaktır. Çünkü bilinç psikolojinin henüz tamamı aydınlatılamamış büyük resmidir.
  Bilinç sorunsalını bile çözememişken biraz daha ileri giderek ‘dil bilincin önkoşulu mudur?’ sorusuna verilen birbirine zıt fikirleri karşılaştıralım. Ünlü aktivist felsefeci Daniel Dennet herhangi bir dil edinimi olmaksızın bilinç diye bir şeyin var olamayacağını iddia ediyor. Dil olmadan bir benlik algısının olamayacağını buna bağlı olarak da düşünce üretecek bir organizmanın olamayacağını düşünüyor. Bu düşüncesinden de bebeklerde ve hayvanlarda bilincin olmadığı, yaşadıkları duygulara gelince de özneden yoksun canlılar oldukları için duyguların izole olacağı sonucunu çıkarıyor. Bu fikre karşılık Alun Anderson hamam böceklerinin dahi bilinçli olduğunu ifade ederek dünyada birbirinden farklı çok sayıda bilinç türünün olduğuna dikkat çekiyor. Alison Gopnik ise daha da ileri giderek dil sahibi bile olmayan bebeklerin, bir yetişkinden daha bilinçli olduklarını söylüyor. Buna kanıt olarak da yeni doğan bir bebeğin beyninde daha fazla sinirsel bağ olduğunu gösteriyor. Gopnik’ e göre tecrübe arttıkça bu bağlardan kullanılmayanlar zayıflayıp kaybolduğu için belli düşünce yolakları güçleniyor bu da daha çok alışıldık düşünce ve daha az heyecan anlamına geliyor. Yani yetişkinlerin bebeklerden daha az duygusal yaşantısının olduğunu iddia ediyor.
   Bu konunun kapanması için öncelikle bilincin ne olduğunun çok iyi tanımlanması gerekiyor. Çünkü ‘dil bilincin önkoşulu mudur?’ sorusunun cevabı bilinçten ne anlaşıldığına bağlı olarak değişecektir. Dennet’in fikirlerine baktığımızda bilinçte gözden geçirme, derin düşünme, soyut düşünme, hatırlama gibi üst düzey bilişsel faaliyetleri aradığını görüyoruz. Bilincin tanımının önemi burada ortaya çıkıyor çünkü başka birisi üst düzey bilişsel yetenekleri bilinçlilik için gerekli görmeyebilir. Bu durumda dil sadece üst düzey bilişsel yeteneklerin önkoşulu haline gelmiş olacaktır. Zaten Alun Anderson da bu yetenekleri bilinçte aramadığı için hamam böceklerinin dahi bilinçli olduğunu söylüyor. Bu durumda her iki fikir de bilincin tanımsal boşluğundan kaynaklanmış zıt fikirler olarak karşımıza çıkıyor.
  Bilincin tanımsal boşluğunu açıklamaya çalışalım. Şöyle ki: Daniel Dennet’in üst düzey bilişsel yetenekler araması bilince dair bir fikirdir ve biz bu görüşü abartabiliriz. İnsanı bile bilinçsiz sayabiliriz. Aşırı rasyonel düşünen inanılmaz zeki bir uzaylı türü düşünelim. Bu uzaylı insanları incelediğinde biz insanların evren hakkında çok kısıtlı duyum alabildiğimizi, uyaranlara karşı verdiğimiz tepkilerin ve yaşadığımız duyguların çok basit zihinsel işlemlerden sonra gerçekleştiğini ve bizim tahmin bile edemeyeceğimiz bilişsel süreçlerden mahrum canlılar olduğumuzu düşünebilir. Tıpkı Daniel Dennet’in hayvanlar hakkındaki düşünceleri gibi.
  Alun Anderson’un fikirlerini de abartabiliriz. Şimdi de bilince aşağı seviyelerden bakalım. Yani bilincin tanım alanını tamamen genişleterek bakalım. Çiçeğini güneşe doğru çeviren bir günebakan bitkisi de bilinçli sayılabilir neticede güneş ışığının nerede olduğuna tepki veriyor düşünme gerçekleşmese de bir biliş var. Hatta en ilkel canlılar da bilinçli sayılabilir. Ne de olsa bilinç özünde bir etki-tepki fonksiyonudur.  Saçma gelebilir ancak bilincin ne olduğuna bağlı olarak cansız varlıklara hatta tüm evrene bilinç atfedebiliriz buradan da Spinoza’nın tanrısına kadar varabiliriz.

  Felsefeye girmeden konuyu toparlamak istiyorum. Bilişsel olarak en ilkel canlıdan en gelişmiş canlıya kadar bilincin gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılı olarak sürekli arttığı açıktır. Ancak insanın empati kurabileceği bilinç seviyesinin ancak insan dili kadar gelişmiş bir dili çözebilmiş bir bilinç olabileceğine inanıyorum. Çünkü bu dil yeteneği gerek iç gerek dış dünya hakkında bize kazandırdığı farkındalık sayesinde bizi diğer hayvanlardan ciddi bir şekilde ayırmıştır. Hayvanların da dili vardır ancak çok basit göstergelere sahip olduğu için bilinç durumları insanın bilinç durumuyla kıyaslanamaz. Ama farklı ve kendilerine has bir bilinçleri vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder