Başka bir şehirde doğabilirdik
Başka bir ülkede doğabilirdik
Başka bir dili konuşurken bize başka şeyler öğretilmiş
olurdu
Başka sözlüklerimiz başka tanımlarımız olurdu
O zaman da aynı mı olurduk?
Bizi biz yapan nedir?
Değerlerimizi sırayla sökmeye başlasalar, sıra hangisine
geldiğinde biz biz olmaktan çıkardık?
Doğa-Kalıtım dikotomisinde iki taraf için de tatmin edici
argümanlar mevcut
Ama hiçbiri %100’ü yakalayamıyor
İrademiz var mı yoksa bilinç bir yanılsama mı?
Eğer bilincin payı %1se bile o mücadele etmek için
yeterlidir
Bir mistifikasyona esirken söylüyorsam bile, eğer herkes
aynı şeye esirse birbirimizi yapıp ettiklerimizden sorumlu tutmaya hakkımız
vardır
Doğduğumuzda elimize bir sözlük verdiler
Tecrübe etmeden önce bu tanımlar çoktan zihnimize kazınmıştı
Şiddet, yardımlaşma, emek, merhamet, tüm bunlar içinde
bulunduğumuz paradigmada öğrenip tecrübe ettiklerimiz
Biz henüz bunlara farklı bir açıdan bakacak ufuk genişliğine
sahip değiliz
Eğer devletin zaruretini insan doğasındaki şiddet eğilimine
bağlıyorsak bu eğilimin henüz farklı bir paradigmada eğitilmediği gerçeğini
lütfen gözden kaçırmayın
Şiddet doğuştan ya da değil
Önemli olan onu nasıl, hangi koşullarda eğittiğimiz değil mi?
@anarsizmgunlugu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder